Cennetin kapısını ilk açacak olan, benim





Nakledildiğine göre, Resûl-i Ekrem: 
«Cennetin kapısını ilk açacak olan, benim. Cennetin bekçileri bana:

 - Kimsin? diye sorarlar. 

Ben: - Muhammed'im derim. 

Onlar: - Zaten biz senden önce bu kapıyı kimseye açmamakla emrolunduk, derler. 

Ben Cennete girmeden hiçbir peygamber giremediği gibi, benim ümmetimden önce de hiçbir peygamberin ümmeti giremez», buyurmuştur. 

Cennete ilk önce Resûl-i Ekrem, sonra onun sağından diğer peygamberler, solundan veliler ve sırasıyla ümmetler girerler. 

Yine nakledildiğine göre, Resûl-i Ekrem: 

«Cennetin sekiz kapısı vardır. Yedisinden yoksul müminler ve yalnız birinden zenginler girerler. Cennetlikler Cennete girdikten sonra 
Allah Teala: 
- Rahman, Rahim, Hayy ve Kayyum olan Allah'dan size selam, ebedi olarak Cennete girin. Cennet sizin için güzel yer, burada huzur içinde yaşayın, buyurur ve sonra Resûl-i Ekrem' e hitaben: 

- Ya Muhammed, sen selam verir ve ardından va'd ve vaid eder, müjde verir ve korkuturdun. 
Ey Azrail; sen selam verir ve ardından binbir eziyetlerle canlarını alırdın. 

Ey Rıdvan, sen selam verdin ve hurileri takdim ettin ve ey melekler siz selam verdiniz ve amel defterlerini takdim ettiniz. Şimdi Ben selam veriyorum. Buna göre Ben de kullarıma cemalimi arzederim. Onlar Beni görmeyi haketmişlerdir. Ne zamana kadar Benden korkacak ve Bana iştiyak duyup ümid besleyeceklerdir. Artık her şey sona erdi ve kemalini buldu. 
Ey Rıdvan, kullarımı yedir, içir, buyurur. 

Melekler inci ve yakuttan siniler getirip, altın tabaklarda görmedikleri çeşitli yemekleri önlerine korlar. Ateş görmemiş yemeklerden yer içerler.

 Sonra Allah Teala: «- Merhaba ey Benim halis kullanın, artık size korku yok. Ey Rıdvan, bunlara yeni hil'atler getir», buyurur. 
Nurdan hil'atler giydirilir. Bunlar yetmiş türlüdür. Bunlar, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, hatır ve hayale gelmeyen renk ve değerdedirler. 

Allah Teala, «Ey Rıdvan, kullarıma hürmet eyle», buyurur. 

Sonra Arş'ın altından Müsire adında bir bulut gözükür ve bundan halis misk kokuları yağar. Ayrıca bir bulut daha çıkar, ondan da gülsuyu yağar. Sonra her erkeğe yetmiş huri ve yetmiş hizmetçi gılman verilir. Her biri aydan ve güneşten parlaktır. 

Sonra Allah Teala, Rıdvan'a: 

- Bu makam sıdk makamıdır. Kullarıma söyle, dünyada ne va'dettim ve ne isterlerse vereyim. 

Kullar: - Verilmedik bir şey kalmadı, ancak cemalini isteriz, derler. 

Sonra Allah Teala: 

- Ey Davud, minbere çık ve Zebur'u oku, diye emreder. 
Davud (aleyhisselam) Zebur'u okur. 
Sonra Allah Teala: 
- Ya Muhammed, nurdan yapılmış şu en yüksek minbere çık ve orada Kur'an-ı Kerim'i oku, diye emreder. 
Resûl-i Ekrem minbere çıkıp Rahman suresini okur. Resûl-i Ekrem okurken Cennet kuşları da nağmeleri ile ona iştirak ederler. 
Sonra Cebrail (aleyhisselam)'a Allah Teala:
- Bunları burada ebedi ve daimi kalmakla müjdele, buyurur, dedi».

ENVARÜ'L-AŞIKIN
sa:664-665-666
Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder