30 Kasım 2021 Salı

Bakara suresi 25.ayet-i kerime Safvetü't-Tefasir


VARACAKLARI YER CENNETTİR, ONLAR CENNETE GİRECEKLERDİR:


Bakara suresi 25.ayet-i kerime Safvetü't-Tefasir

وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًاۙ قَالُوا هٰذَا الَّذ۪ي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَاُتُوا بِه۪ مُتَشَابِهًاۜ وَلَهُمْ ف۪يهَٓا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَهُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ

Vebeşşiri-lleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti enne lehum cennâtin tecrî min tahtihe-l-enhâr(u)(s) kullemâ ruzikû minhâ min śemeratin rizkan(ﻻ) kâlû hâże-lleżî ruziknâ min kablu veutû bihi muteşâbihen velehum fîhâ ezvâcun mutahhera(tun)(s) vehum fîhâ ḣâlidûn(e)

(inanan)اٰمَنُوا(kimseleri)الَّذ۪ينَ (ve müjdele)وَبَشِّرِ
(muhakkak)اَنَّ (salih işler)الصَّالِحَاتِ(ve işleyen)وَعَمِلُوا
(akan)تَجْر۪ي(cennetler)جَنَّاتٍ(onlar için vardır)لَهُمْ
(altlarından ırmaklar akan)مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ
(onlardaki)مِنْهَا(rızıklandırıldıklarında)رُزِقُوا(her)كُلَّمَا
(derler)قَالُوا(rızık olarak)رِزْقًاۙ(meyveden)مِنْ ثَمَرَةٍ
(rızıklandığımız)رُزِقْنَا(şeydir)الَّذ۪ي(bu)هٰذَا
(onlara)بِه۪(verilmiştir)وَاُتُوا(daha önceden)مِنْ قَبْلُ
(orada)ف۪يهَٓا(onlar için vardır)وَلَهُمْ (ona benzer)مُتَشَابِهًاۜ
(orada)ف۪يهَا(ve onlar)وَهُمْ(tertemiz)مُطَهَّرَةٌ(eşler)اَزْوَاجٌ
(ebedi kalacaklardır)خَالِدُونَ

KELİMELERİN İZAHI

خَلَقَكُمْ :Sizi yarattı. Halk, icat etmek ve örneği olmaksızın yaratmaktır. Bu kelimenin lügat manası "ölçmek" demektir. Bir kimse takunyayı ölçü aleti ile ölçüp düzgün bir şekilde yaptığında Araplar (Haleka'n-na'le) derler. Tulum yapmak için deriyi ölçtüğünde de (Haleka'l-edime) derler. Haccac şöyle der.
"Ne ölçtüysem onu kestim, ne vaadettiysem onu yerine getirdim."

فِرَاشًاFiraş, üzerinde insanların oturduğu ve yatıp uyuduğu yatak ve beşik demektir.

بِنَٓاءًۖ: 
Bina, kubbe, çadır veya ev gibi bina edilen şeylerdir.

اَنْدَادًا:: Bu kelime, denk, benzer ve nazir manalarına gelen nidd kelimesinin çoğuludur. Kelam alimleri "Allah'ın benzeri ve zıddı yoktur" derler. Şair Hassan da şöyle der:
"Sen onun dengi olmadığın halde onu hiciv mi ediyorsun? İkinizden kötü olanı iyi olana fedadır."[Kurtubi, I/ 230]

Zemahşeri bu kelimeyi şöyle açıklar: Nidd, misil yani benzer demektir. Bu kelime ancak muhalif ve muarız için kullanılır. Cerir şöyle der:
"Teym'i bana denk mi sayıyorsunuz?"[el-Keşşaf, I/ 7]

وَقُودُ:Vekûd, ateşte yakılan odundur. Kurtub1 şöyle der: Vekı1d isim olup odun, Vukı1d ise, mastar olup yanmak manasmadır.[Kurtubi I/ 238]

اُعِدَّتْ: Hazırlanmış manasına olup i' dad masdarından gelmektedir. Beyzavi şöyle der: "Bu kelime, onlar için hazırlanmış ve onlara azap için malzeme yapılmış" manasınadır.[Beyzavi, I/ 18]

بشر: Bu kelimenin ismi olan beşaret, sevinçten yüz hatlarının değişmesine sebep olan sevindirici haber, müjde manasına gelir. Kötü bir haber için kullanıldığında, şu ayette olduğu gibi "alay" manası ifade eder: "Altın ve gümüşü yığıp da, onları Allah yolunda harcamayanlar var ya, işte onlara acıklı bir azabı müjdele"[Tevbe Suresi, 9/34]

أزواج: "Eş" manasına gelen  زوج kelimesinin çoğulu olup erkek ve dişi için kullanılır. "Ey Adem, sen ve eşin Cennette yerleşin" [A'raf su.resi, 7 /19] mealindeki ayette de bu manada kullanılmıştır. Kadın erkeğin, erkek de kadının zevcidir. Asmaî, Araplar, müennes olarak zevce kelimesini hemen hemen hiç kullanmamışlardır." der.

خالدون "Sürekli olarak kalırlar" demektir.


AYETİN TEFSİRİ

وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ :

"Ey Muhammed! Dünyada güzel iş yapan, . . . . iman ile güzel işleri birlikte yürüten müttaki mü'minleri müjdele"
[Hadiste, Cennet ırmaklarının yataksız aktığı zikredilmiştir. Keşşaf, 1/257, Beyrut, ty (Bu hadisi kaynaklarında bulamadık ancak Keşşaf'ta bulabildik]


اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ

"Onlar için, içinde köşkler ve ağaçlar bulunan bahçeler ve bostanlar hazırlanmıştır: O köşklerin ve meskenlerin altından Cennet ırmakları akmaktadır."

كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًاۙ
"Onlara bir nimet ve Cennet meyvelerinden bir rızık verildikçe"

قَالُوا هٰذَا الَّذ۪ي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ
"Bu nimet bize, daha önceki yemeğin bir benzeridir" derler. "Müfessirler şöyle der: Cennet ehline rızık olarak Cennet meyveleri verilir. O rızkı onlara melekler getirir. Onlara ikinci defa sunulduğunda: "Bu, daha önce bize getirdiğiniz şeydir" derler. Melekler: "Ey Allah'ın kulu, ye. Rengi aynı olmakla beraber tadı farklıdır" derler.
[Bazı müfessirler, "Bu, bundan önce bize verilenlerdendir" mealindeki ayetin manasının "daha önce bize dünyada Verilenlerdendir" şeklinde olduğunu savunmuşlardır. Bu, kabul görmeyen bir görüştür. Sahih olan, Ibn Abbas (r.a.) ve diğerlerinden gelen rivayettir. Buna göre nimetler, Cennette daha önce verilenlerin benzeridir. Dünyada, Cennette o1an nimetlerin sadece isimleri vardır (Bakınız. Kadı Beydavî, Mecmuatu't-tefasîr, c. 1, s. 86].

Yüce Allah şöyle buyurur:

وَاُتُوا بِه۪ مُتَشَابِهًاۜ
"Onlara, tat ve lezzetinde değil, şekil ve görünüş bakımından birbirlerine benzeyen rızıklar verilir." İbn Cerir şöyle der: Renk ve görünümünde bir öncekine benzemekle birlikte, tat bakımından benzemez. İbn Abbas (r.a.) da: "Cennette olan hiç bir şey dünyadakilere benzemez. Sadece isimleri birbirine benzer" der.


وَلَهُمْ ف۪يهَٓا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ
"Onlar için Cennette, maddi ve manevi pislik ve kirlerden temizlenmiş iri gözlü hurilerden eşler vardır."
İbn Abbas (r.a.): Bu eşler pislik ve hayızdan temizlenmişlerdir, der. Mücahid ise: "Hayız, nifas, büyük abdest, küçük abdest, sümük ve balgamdan temizlenmiştir" der. Hadiste, dünyadaki mü'min hanımların kıyamet gününde iri gözlü hurilerden daha güzel olacağı haber verilmiştir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Gerçekten biz hurileri yepyeni bir yaratılışla yarattık. Onları bakireler kıldık. Eşleriyle yaşıt ve onlara düşkündürler."
[Vakıa suresi, 56/35-37.]

وَهُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ
Onlar orada devamlı kalacaklardır. "İşte bu, tam bir saadettir. Mü'minler bu nimetler içinde emin bir yerdedirler. Eşleriyle birlikte, kesintiye uğramaksızın ebedi bir mutluluk içerisinde yaşarlar.

EDEBİ SANATLAR

1.اعبدوا ربكم"Rabbiniz' e ibadet edin" cümlesinde, Rabb kelimesinin muhatab zamirine muzaf olarak zikredilmesi, Allah'ın şanını yüceltme ve O'na saygıyı ifade eder. (bakara 21) 

2.على عبدنا "Kulumuza" terkibinde,  عبد kelimesinin zamirini tamlaması, peygamberi şereflendirmek ve şerefi ona tahsis içindir. Bu, Rasulullah (s.a.v.)'ın en şerefli vasfıdır.

3.فَأْتُوا بِسُورَةٍ "Bir sûre getirin" cümlesinde, karşısındakini aciz bırakma vardır. Burada emir kipi aciz bırakmak manasında kullanılmıştır. Sure kelimesinin nekre olarak getirilmesi de kapsam ifade eder.

4.جَعَلَ لَكُمُ الْاَرْضَ فِرَاشًا وَالسَّمَٓاءَ بِنَٓاءًۖ "Yeryüzünü sizin için bir yatak, göğü de tavan kıldı" cümlesinde ince bir mukabele sanatı vardır. Zira ayette اَرْضَın mukabilinde سَّمَٓاءَ ve فِرَاشً ın mukabilinde de بِنَٓاءًۖ zikredilmiştir. Bu da güzel edebi sanatlardandır.

5.وَلَنْ تَفْعَلُوا "Yapamayacaksınız" cümlesi, mu'teriza cümlesi olup geçmişte ve gelecekte meydan okumayı ifade etmekte ve bütün asırlarda muhatapların tam bir acz içinde olacaklarını vurgulamaktadır.

6.فَاتَّقُوا النَّارَ "Ateşten sakının" cümlesinde ise, kinaye yoluyla güzel bir icaz vardır. Yani: "Kur'an'ın benzerini getirmekten aciz kaldıysanız, onun hak olduğunu tasdik ederek Cehennem ateşinden sakınınız" demektir.
Yazan Emine Kaya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Your Ad Spot

Sayfalar