16 Şubat 2022 Çarşamba

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e Bahreyn'den bir mal getirildi.




عن أنس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: [أُتِىَ النَّبىُّ (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) بِمَالٍ مِنَ الْبَحْرَيْنِ فقَالَ انْثُرُوهُ في المَسْجِدِ، وكانَ أكْثرَ مَال أُتى بِهِ رسولُ اللّه (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ)، فَخَرَجَ رسولُ اللّه (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) إلى الصَّلَاةِ وَلَمْ يَلْتَفِتْ إلَيْهِ. فَلَمَّا قَضَى الصَّلَاةَ جَاءَ فَجَلَسَ إلَيْهِ فَمَا كانَ يَرَى أحَداً إﻻَّ أعْطَاهُ فَجَاءَ الْعَبَّاسُ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ فَقَالَ: يَا رسوُلَ اللّه أعْطِنِى فإنِّى فَادَيْتُ نَفْسِى وَفَادَيْتُ عَقِيلًا. فقَالَ: خذْ فَحَثَى في ثَوْبِهِ ثُمَّ ذهَبَ يُقِلُّهُ فَلَمْ يَسْتَطِعْ فقَالَ يَارسُولَ اللّه: مُرْ بَعْضُهُمْ يَرْفَعْهُ إلىَّ. فقَالَ:لَا . قَالَ: فَارْفَعْهُ أنْتَ عَلىَّ. قال لَا. قاَلَ: فَنَثَرَ مِنْهُ ثُمَّ ذَهَبَ يُقلُّهُ فَلَمْ يَسْتَطِعْ. فقَالَ: مُرْ بَعْضَهُمْ يَرْفَعْهُ إلىَّ . قَالَ:لَا. قَالَ فَارْفَعْهُ أنْتَ عَلىَّ. قَالَ:لَا. فَنَثَرَ مِنْهُ ثُمَّ احْتَمَلَهُ فَألْقَاهُ عَلى كاهِلِهِ، ثُمَّ انطَلَقَ فمَا زَالَ رسول اللّه (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) يُتْبِعُهُ بَصَرَهُ حَتَّى خَفِىَ عَلَيْهِ عَجَباً مِنْ حِرْصِهِ. فَمَا قَامَ رسولُ اللّه (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) وَثَمَّ مِنْهُ دِرْهُمٌ]. أخرجه البخارى .

Kaynak: Buhari, Salat 42, Cizye 4, Cihad 172)



Hazreti Enes (Radıyallahu anh) naklediyor ki,

• Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e Bahreyn'den bir mal getirildi.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
- "Bunu mescide dökün" dedi.

Bu mal (şimdiye kadar) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelenlerin en çok olanı idi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namaza gitti ve mala hiç nazar etmedi.

Namaz bitince gelip malın yanında durdu. Her gördüğüne ondan veriyordu. Derken amcası Abbas Radıyallahu Anh geldi ve:
- "Ey Allah'ın Resulü, bana da ver. Zira ben hem kendimin, hem de Akil'in (esaretten kurtuluş) fidyesini verdim!" dedi.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) da:
- "Al!" dedi.
Bunun üzerine o da torbasını iyice doldurdu. Sonra onu sırtlamaya çalıştı, ancak muvaffak olamadı.

"Ey Allah'ın Resulü, birilerine söyle de sırtıma kaldırıversin" dedi ise de: "Hayır" cevabını aldı.

Bunun üzerine, Abbas:
- "Öyleyse sen sırtıma kaldırıver!" dedi. Yine: "Hayır!" cevabını aldı.

Bunun üzerine Abbas, torbadan bir miktarını döktü, tekrar sırtlamaya çalıştı, yine kaldıramadı.

Ve: "Birilerine söyle sırtıma kaldırıversin!" dedi. "Hayır!" cevabını alınca, yine: "öyleyse sen kaldırıver" dedi.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buna da "Hayır!" deyince Abbas bir miktar daha boşalttı, sonra kaldırıp omuzuna koyup çekip gitti.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Abbas Radıyallahu Anh'ın para hırsına taaccübünden, bize görünmez oluncaya kadar gözleriyle onu takip etmişti.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tek dirhem kalıncaya kadar oradan ayrılmadı.

Açıklama

1- Başka kaynaklarda, Bahreyn'den gelen bu malın, Medine'ye taşradan gelen ilk haraç malı olduğu, vâli Alâ İbnu Hadramî tarafından gönderildiği, 100 bin dirhem miktarında bulunduğu belirtilmiştir.

2- Hazreti Abbâs (radıyallahu anh)'ın bahsettiği Akîl, Ebu Tâlib'in oğludur. Fidye, Bedir Harbi'yle ilgilidir. Bedir Savaşı sırasında Akîl ve Abbâs (radıyallahu anhümâ) müşrikler cephesinde savaşa katılmışlar ve her ikisi de esir edilmişti. Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), o devrin bankerleri arasında yer alan amcası Abbas'tan- "param yok!" demesine rağmen savaşa çıkarken sakladığı yeri ve karısına sır olarak söylediği bazı sözleri de bir mucize olarak hatırlatıp, parasının olduğunu belirterek- kendi kurtuluş fidyesini almakla kalmamış, yeğeni Akîl'in -ve İbnu İshâk'ın belirttiğine göre- esirler arasında yer alan el-Hâris İbnu Nevfel İbnu Hâris İbni Abdilmuttalib'in fidyesini de ondan almıştı.

3- Hadisten çıkarılan bazı hükümler:

* Bu hadiste Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)'ın para karşısındaki tutumu gözükmektedir: Hiç para tutmamak. Bekletmenin câiz, tasarrufun da kendi yetkisinde olduğu halde, gelen harâc mallarını anında ihtiyaç sahiplerine bol bol dağıtmıştır. Üstelik mal az da olsa çok da olsa iltifat etmemiş, gönül bağlamamıştır.

* İmam, mal-ı mesâlîh'i (harcama yetkisi kendinde olanı) lâyık olanlara hemen vermeli, harcaması gereken yerlere bekletmeden harcamalıdır.

* Müslümanların müştereken hakları bulunan zekât, sadaka, harac, sadaka-i fıtr gibi malların mescide konması caizdir.

* Mallar, mescidin namaz, cemaat gibi, asıl yapılış gayelerini engellemeyecek şekilde konması gerekir.

* Keza, herkesin istifadesine açık olan içme suyu gibi başka şeylerin de mescide konması caizdir.

* Mescide, adı geçen mallar depolamak maksadıyla değil, dağıtmak maksadıyla konabilir




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder