17 Kasım 2021 Çarşamba

cuma günü hakkında bilmediklerimiz ve fazileti



Cuma Suresi 9.ayeti kerimesi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا نُودِيَ لِلصَّلٰوةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا اِلٰى ذِكْرِ اللّٰهِ وَذَرُوا الْبَيْعَۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ


Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.


Cuma günü ayet ile de beyan edilmiş mübarek bir gündür. Cuma içinde bir saat vardır ki, o saate erişip, o saati gafletle geçirmeyen kişi saadete ermiştir. Bundan ötürü ashab-ı kiram efendilerimiz, cuma namazına cuma gecesinden yani (perşembe akşamından) mescide gelirlerdi. Bu mübarek saate erişmek için birbirleriyle yarış ederlerdi.

İslâmda ilk terk edilen ibadet ve sünnet, cuma namazına erken gitmeyi terk etmek olmuştur.

İslâmdan ilk bid'at Müslümanların cumaya geç kalmaları ve bugünün faziletinden bî haber olarak cumayı gafletle geçirmeleri olmuştur.

Cuma namazı fukaranın haccıdır. Hangi Müslüman sevabına inanarak, gusül abdesti alıp temiz elbiselerini giyip cuma günü namaza varsa, "hac" sevabına nail olur.

Cuma günü doğan yavru, cuma hürmetine said olur. Cuma günü vefat eden kimse, iymanlı bir insan ise onun şehid olarak vefat ettiğini Resûlü Ekrem Efendimiz haber vermiştir.


Sevgili Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

Cuma günü ölen mümin şehittir. (Men mate yövmel cum'ati mate şehiyda)

Cenabı Hak celle, bu kainatı altı günde yarattı.

Pazar günü başlayıp, Cuma günü sona erdirdi.

Hz. Ademe, cuma günü ruh verildi. Hz. Ademin tövbesi, Cuma günü dergahı-izzette kabul olundu. Hz. Adem, Cuma günü halk(yaratıldı) olundu ve Cuma günü vefat etti.

Kıyamet cuma günü kopacaktır.

Sur cuma günü üfürülecektir.

Sevgili Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

Cuma günü, günlerin efdalidir. ( Efdalü eyyamiküm yevm-ül-cum'ati )

Resul Aleyhisselam, bir gün ashabı kirama hitaben :

«Cuma günü bana çok selat ediniz. Zira, cuma günü öyle faziletli bir gündür ki ; o gün yapacağınız salavat bana arz olunur. " buyurduğunda ashabı kiram efendilerimiz dediler ki :

«Siz ahirete gittiğinizde, yine size salat edelim mi?"

"Evet, ediniz!" buyurdu. Bizler cevaben

«Sizin cesediniz çürüyüp toprak olduğunda, bizim okuyacağımız salat nasıl size vasıl olabilir?dediklerinde, Mefharı Adem efendimiz, bizlere şöyle cevap verdi :

«Sizler bu sözü nasıl söylersiniz? Bilmez misiniz ki, Hak sübhanehu ve teala hazretleri peygamberlerin cesedini yemesini toprağa haram etti."

Yedi sınıf kimsenin cesedini toprak yemez :

1 - Peygamberlerin ( Aleyhimüsselim)

2 - Adil hükümdarlarin ve hâkimlerin,

3 - İlmi ile âmil olan ihlâs sahibi ulemanın,

4 - Şehidlerin, ilâh-i-kelimetullah için şehid düşenlerin,

5 - Allah rızası için müezzinlik edenlerin.

Allah rızası için müezzinlik eyle ! Bu çok büyük bir şereftir. Bakınız Hz. Ömer Radiyallahu anh ne buyuruyor :

«Eğer halife olmasa idim, Müezzin olurdum.»

6 - Eczalı toprağa defin olanların,

7 - Melânetinden dolayı toprağın yemedikleri (Firavun gibi olanlar, Übey ibni Halef ve Eba Leheb de bu cinstendir.)

Bakınız ; adil olan hükümdar ve hakimlerin de, peygamber olmadıkları halde iltifatı ilahiyeye erişip cesetleri çürümüyor. Her işinde adil ol ! Bir saat adil iş görmenin, altmış sene nafile ibadetten Allaha daha sevgili olduğu hadisi şerifle sabittir.

Cuma, öyle mübarek bir gündür ki ; Resûlü-Ekrem Sallallahü aleyhi ve sellem, Cuma gecesi, Cuma günü vefat eden bir mü'min ise, şehid olarak vefat eder. Kendisine, şehid sevabı yazılır buyuruyor. Cuma günü ölen mü'min ise kabir fitnesinden kurtulur.

Yine Resûlü Ekrem efendimiz buyurdular:

«Cuma namazına yetişen kimseye yüz şehid sevabı verilir.» Mucahid'den rivayet olunduğuna göre,

Bir adam İbni Abbasa geldi, dedi ki :

«Ya ibni Abbas ! Bir adam var, her gece namaz kılar ve gündüzleri oruçlu. Lakin Cuma namazına gelmiyor. Cemaata devam etmiyor. Cemaatle namaz kılmıyor. Bu adamın ahirette yeri neresidir?»

İbni Abbas bu soruya cevaben dedi ki :

«Böyle olan kişinin yeri cehennemdir»

Bu zat, bir ay mütemadiyen gelip ayni suali sorduğunda, İbni Abbas'ın

«0 kişi narı cahimdedir» cevabını verdiği Mücahid haber vermede.

(Tenbihil gafilin - Sahife 49) .

Ey mü'minler ! Bakınız ; bir kimsenin beş vakit namazı kılıp, geceleri de namaz kılıp, gündüzleri oruçlu olduğu halde, Cuma namazına gitmediği için cehenneme gideceğini duyduk. Ya, hiç namaz kılmayan, oruç tutmayan, Cuma bilmeyenin hali nice olur ? Sizin irfanınıza terk ederim.

İmamı Aliden rivayet olunduğuna göre, Resûlü Ekrem buyurdular :

«Cuma günü her mescidin kapısına yetmiş melek oturup. Bu melaike hazaratı, mescide girenlerin isimlerini yazarlar. Nihayet imam minbere oturduğu vakit en son bir adam girer ve kimseye eza vermeden oturur. Dünya kelamı söylemez. Cuma kılanlardan en az ecir alan işte bu adamdır. Böyle olmasına rağmen, kıldığı Cuma ile, bir evvel geçen Cuma arasında işlediği günahlar af olunur. Cumayı kılıp, en az ecir alan böyle olursa ve bu nimete ererse, erken gelenin, ne büyük fazilete erdiğini sen hesap eyle.»

Cenabı Allah bu günü fazlı kereminden bu ümmete hediye etmiş. Bu gün hakkında Kur'anı-Azimde bir sure-i-celile inzal buyurmuştur.

Cuma günü ruhlar toplanır. Kabirleri o gün ziyaret etmelidir. Zira o gün yapılan ziyaret, kabir sahibine vasıl (ulaşır)olur. Evliyaullah müstesna. Zira onlara sair günlerde de ziyaret yapılsa sahibine vasıl olur.

Cuma günü kabirleri ziyaret efdaldir. Cuma günü mevtalar azabı kabirden emin olurlar. Keza Cuma gecesi ve günü kabire giren, azabı kabirden kurtulur. Mü'min olması şarttır. Cuma günü cehennem hararetlendirilmez. Cuma günü cennet ehli olanlar, ahirette Rabbilalemini ziyaret edecektir ki, ahirette dahi Cuma günü vardır. Allah Cuma günü cennetten cemalini müşahede ettirecektir.

İndi--ilahide Cuma gününün adı «Yevmi Mezid» tir.

Melekler Cuma gününe yevmi mezid derler. Ehli-cennet, cuma günü cenabı zülcemalin cemaline nazar ederler. Mü'minlerin bayramıdır, fukaranın haccıdır. Cuma gününde bir saat vardır ki, her dua kabul olunur.

Hz. Ademe ruh, Cuma günü verildi. Hz. Nuh Cuma günü necata erdi. Hz. Adem cennete Cuma günü vasıl oldu. Hz. Yusuf, hapisten Cuma günü kurtuldu. Hz. Musa'ya nusreti ilahi (ilahi yardım) o' gün erişti. Firavun o gün azaba gark oldu. Hazreti lsa o günü semaya kaldırıldı. Resuller Resûlü mahbubu-kibriya efendimiz, Bedirde, küffarı Kureyşe Cuma günü zafer kazandı. İslam, Cuma günü kurtuldu.

Ehli-cennet nezdinde Cuma gününün ismi, Darusselamdır. Zira, günahlar Cuma günü örtülür ve bağışlanır. Ehli-nardan Cuma günü azab, ref' olur. Cuma günü okunan salat-ü-selam, Resûlü Ekreme vasıtasız ulaşır.

Cuma ve Pazartesi gecesi, ümmetin yaptığı iyilik ve fenalık Resülü Ekreme bildirilir. Kıyamet, Cuma günü kopar. Cenab-ı kadir kayyum, bir kavme azab etmeyi murad ederse o kavmi, cuma günü ve gecesi ile leylei-Kadirin feyz ve kadrini bilmekten mahrum eder.

İhyayı ulümda, İmamı Gazali, Resülü Ekrem efendimizin, Cuma günü ve gecesinde ölen kimseye şehid sevabı yazılır diye buyurduğunu bildirir. Cuma gününün ne olduğunu ve ne gibi fazilete malik olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Cuma gecesi ölenlerin ruhları hanelerine yani evlerine gelirler, geride bıraktıkları, kendilerini hayır ile yad etmeyen evlat ve akrabalarına lisanı hal ile,

«Sizlere evler, bağlar, bahçeler, tarlalar bıraktık' Siz bizi burada aç bırakıyorsunuz. Ne olur, bizlere de bıraktıklarımızdan gönderiniz.». derler

« Bir gün siz de bizim gibi olacaksınız. Sizleri de kimse hayır ile anmayacak» deyip boyunlarını büküp, kabirlerine dönerler. Hayır ile yad edilenler ise :

«Allah sizden razı olsun. Bizi hayır ile yad ediyorsunuz. Sizi de hayır ile yad etsinler» derler. Cuma akşamı olduğunda ölülerimizin ruhlarını şad edecek hayırlar yapmalıyız. Bak şu kıssayı ibretle oku ;

HİKÂYE

Semerkand'da bir saka vardı. Her Cuma günü, kazancını Allah rızası için ana ve babasının ruhlarına tasadduk ederdi. Her vakit namazdan sonra dua etmeye ahdetmişti. Bir cuma günü, para kazanamadı. Bir alime gidip nezrini söyledi:

«Ben her Cuma günü kazancımı ana ve babamın ruhuna sadaka etmeyi nezir(yemin) etmiştim. Bu cuma günü para kazanamadım. Bu ahdimi yerine getirmek için ne yapmalıyım? .. » dediğinde,

O alim «Evladım! Şimdi kavun, karpuz zamanıdır. Kavun karpuz kabuklarını topla, merkep ve atlara, koyun ve keçilere ver» dedi.

Saka da öyle yaptı. O gece rüyasında ana ve babasını gördü. Ana ve babası ona

«Ey oğul, her Cuma gecesi bize hediyeler gönderir bize ikram ederdin. Fakat çoktan beri kavun, karpuz istiyorduk. Allah senden razı olsun. Bu cuma bizlere kavun ve karpuz ikram ettiler. Sen hayvanlara kavun ve karpuz kabuğu verdin, Allah bize cennet kavun ve karpuzlarından ikram eyledi» dediler.

Meşayihten rivayet oldu ki ; Cuma geceleri yahut cuma günü, ölenlerin ruhları evlerin kapılarına gelirler ve şöyle hitab ederler:

«Ey sevgili oğlum! Ey sevgili kızım! Ey kardeşim! Ey evimde oturanlar ! Türlü türlü nimetler yiyorsunuz. Biz kabirde açız, sususuz, karanlık yerdeyiz. Siz aydınlıkta, biz karanlıktayız. Siz yumuşak yataklarda, biz çıplak, topraktayız. Bizi hiç anmıyorsunuz. Bizi unuttunuz. Sizden rica edip sizlere yalvarıyoruz. Bizim için sadaka ve hayır ediniz. Bizim için dua ve istiğfar ediniz ki bizlere yiyecek, aydınlık, yatak ve örtü olsun. Bu yaptığınız hayır hasenat, dua ve istiğfar bizim için büyük hediyedir» diye ta sabaha kadar yalvarıp yakarırlar.

«Bari bunları yapmazsanız, sofranızdan artmış ekmekleri köpeklere ve kedilere bizim ruhumuz için veriniz. Bize sevabını bağışlayınız» derler. Bu zevatın akrabasından birisi hayır eylese sevinirler.

«Allah sizden razı olsun, sizleri de Allah sevindirsin. Siz bizleri unutmadınız. Allah sizi iki cihanda aziz eylesin» deyip giderler.

Şu kimseler ki, ölülerini hayır ile yad etmezler, ölülerinin ruhları da öylece beddua ederler.

«Allah teala sizleri mahrum etsin. Sizin bizi mahrum ettiğiniz gibi» deyip boyunları bükük mahzun olarak giderler. Bu haberin sahih olmasına delil olarak bu hadisi şerif-i gösterdiler :

( Yu'rad-ul-a'malû alâllahi yevm-el-isneyni vel-hamiysi ve lâ yukbelü amelü katı ır-rahimi ve alel-enbiyai vel'âbâi vel-ümmihati yevm-el-cum'ati).

Tercümesi: "Adem oğlunun ameli, pazartesi ve perşembe günü Allah-­ u Teâlâ'ya arz olunur. Lâkin sılayı-rahmi terk edenin hayırlı amellerini Allah kabul etmeyip, red eder. Yapılan hayrın peygamberlere ve babaya, anaya arz olunması cuma günüdür.»

HİKAYE

Ebülleysi Semerkandi'nin şeyhi Zahid Mürği (Allah sırlarını takdis etsin) rivayet ediyor. Bir şehre gidiyordum. Gece oldu. O vakitler akşam ezanı ile beraber şehrin kale kapıları kapanırdı, Şehrin kapıları kapandığı için, şehir haricinde kabristanlar arasında yattım. Cuma gecesi idi. Bir rüya gördüm.

Rüyamda kabristanda yatan mevtalar kabirlerinden çıktılar . Bölük bölük, cemaat cemaat oldular, daire daire oturdular. Bu mevtalara gökten tabaklar ile yiyecekler ve bohçalar dağıldı. Bohçaların içinde elbiseler vardı. Bu güzel elbiseleri giydiler ve o yemeklerden yediler, ferahlandılar. Bunların içinde bir delikanlı tek başına bir kabirden çıktı, üstü başı eski, benzi sararmış, mahzun idi. Ona ne yiyecek, ne giyecek verildi. Ne de bu cemaate katıldı. Yalnızca, boynu bükük, mahzun mahzun bunları seyrediyordu. Yanına sokuldum

«Niçin yalnız duruyorsun. Bu cemaate niçin karışıp bu nimetlerden yemedin ?» dediğimde bana hitaben

«Ey şeyh-i aziz ! Bu zevatın dünyada kimisinin oğulları ve kızları, kimisinin ana ve babaları var. Bunları hayır ile yad ediyorlar. Ruhları için bunlara Kur'an okuyup, dua ve istiğfarda bulunup, bunlar için fukaraya in'am ve ihsan ediyorlar. Allahu Teala onların bu in'amlarını ve ihsanlarını kendi mevtalarına bu şekilde nurdan tabaklar içinde nimet olarak ikram, libas olarak ihsan ediyor. Ben ise, garibim. Bu şehirde beni hayr ile yad eden yok. Ruhum için ihsan edenim yok. Buralı değilim. Benim memleketim Hindistan idi. Babam yolda öldü. Anam ve ben bu şehre geldik, bana ecel erişti, öldüm. Beni bu makbereye gömdüler. Annem kocaya vardı, beni unuttu. Beni Kur'an ile yad etmez oldu. Ruhum için tasadduk etmez oldu. Tabii bana bir hediye gönderilmiyor ki, bana da ikram olunsun» dedi. «Ey şeyhi aziz ! Sana niyazım, ricam şudur. Şehre vardığında filan mahalle, filan sokak, filan hanede şu biçimde bir kadın var. O benim annemdir. Ona git, ahvalimden haber ver. Bana merhamet edip, benim için hayır hasenat yapsın beni hayır ile ansın. Benim halim çok müşküldür. Ben açım ve susuzum. Ben burada çok garibim, çıplağım. Bu halimi ona haber ver» dedi.

Sabah olduğunda şeyh hazretleri şehre vardı ; mevtanın dediği mahalle ve sokakta, tarif ettiği evde o nişan üzre bir kadın buldu. O kadına kendisini ne için ziyaret ettiğini haber verip, onun Hindistan'lı olduğunu, yolda kocasının öldüğünü söylediğinde

«Sen bunları nereden biliyorsun?» dedi. Şeyh devamla ;

«Senin bir oğlun bu vilayette bundan on sene evvel ölmüş. İşte onu rüyamda gördüm. Onu hayır ile yad edip, onun ruhu için kur'an, okuyup, okutup dua ve istiğfar ile tasadduk etmeni ve oğlunu açlıktan, susuzluktan, çıplaklıktan kurtarmanı bildiriyorum.»

Kadıncağızm gözleri doldu. Uzun bir zaman ağladı. Sonra içeri girip on bin akçe getirdi «Bunları al, oğlumun canı için sadaka eyle» dedi.

Ben de, şehrin fukarasına, yetimlerine, yoksullarına ve dullarına dağıttım. Ruhu için fatihalar okuttum. Yetmiş bin tevhid ettirdim. Ertesi Cuma gecesi, yine o kabristan arasında yattım. Yine evvelki cuma gecesi gibi, bütün mevtalar kabirlerinden kalkıp, bölük bölük, cemaat cemaat oldular. Kendilerine nurdan tabaklar içinde gökten nimetler ihsan olunduğunda o yiğidi gördüm. Ona da diğer meyyitler gibi yeni elbiseler ve nimetler ihsan olundu. Şimdi o da mesrur idi. Bana

«Ey şeyhi kerim! Allah sana rahmet eylesin. Anacığıma beni andırıp, benim için sadaka, dua, istiğfar ve tevhid ettirip benim kabrimi nurlandırdın. Benim bu sürüruma sebeb oldun» dedi. O güzel libasları giyindi, kuşandı. Ferah ve sürurla ol cemaatin içine vardı. Cemaat bu gence aralarında yer verdiler. Onlar ile oturup taam yemeğe başladi'.

Ben rüyadan uyanıverdiğimde, minarelerde sabah selası verilmeye başlamıştı. Gördüklerimden dolayı rabbimi tesbih ve tahmid ettim.

Resûlüllah «Bir kimse, her cuma gecesi ana ve babasının kabrini ziyaret etse, (yani ikindiden sonra) onlara ihsan eden­lerden sayılır» beşaretini haber vermişlerdir.

Şer'a şerhinde, ana baba hakkında kılınacak namaz bildirilmiş lakin ne sureler okunacağı yazılmamıştı. Ben fakir, burada bu vesile ile bazı ehlullahın eserlerinde, bu namazda ne okunacağını beyan ettiklerini bildiriyorum.

Cuma gecesi iki rekat namaz kılıp,

bir rekatında bir fatiha yani bir elham suresi, bir ayetül-kürsi, bir kulhuvallah, bir rabbil-felak okunur.

İkinci rekatta da ayni sureler okunup, selamdan sonra yirmi salavat verilir ve ana ve babanın ruhuna hediyye edilir.

Yahud Resûl aleyhisselamdan rivayeten:

Bir kimse akşam ile yatsı namazı arasında iki rekat namaz kılıp

Her bir rekatında birer fatiha, on beşer ihlası şerif okusa,

selamdan sonra yirmi kere salavat getirse ve bu kıldığı namazın sevabını ana ve babasının ruhuna hediye eylese, muhakkak o kimse ana ve babasının hakkını eda etmiş, onlara ihsan etmiş olur.

Bu namazı kılan kimseye Allah teala şehidler, derecesi veliler kerameti ihsan eder. Sıratı geçerken sağında Cebrail, solunda İsrafil, önünde melaikei kiram, istiğfar, tekbir, tehlil ve tahmidlerle cennete idhal edip, İsmail ve İshak nebi civarında bir ak inciden kubbeye iletirler.

Valideyn hakkında kılınacak ikinci namaz şudur ki;

Bir kimse Cuma gecesi, akşam ile yatsı namazı arasında iki rekat namaz kılıp

Her rakatta bir fatiha, beş ayetül-kürsi, bir ihlas ve beşer defa kuleüzü-bi rabbil-felak ile kuleüzü-birabbinnas. (Bu ikisine muavvezeteyn denir) okuyup her iki rekatta da aynı sureleri tekrar edip, namazdan selam verdikten sonra hasıl olan sevabı ana ve babasının ruhuna hibe etse, onların hakkını ödemiş olur.

Tabii, hayatta iseler onlara ihsan şarttır. Hayatta iken, cehaletle onların kıymetini bilmeyip, hakkını eda edemeyip sonradan din ve diyanete vakıf olarak ana baba hakkını öğrenen ve lakin öldükleri için onlara olan evlatlık borcunu bu şekilde eda etmek isteyenler bu tertipdeki namazları kılmakla Allahı zülcelalin affına mazhar olurlar ve ana babasını razı etmiş olurlar.

- Ey aşıkı sadık. Cuma kılmak için bir cumadan, bir cumaya kadar yani yedi gün yol yürüsen ve namazı kılıp mescidden yedi günde evine dönebilsen bile, yine de cuma namazını terk eylememek gerekir. İşçine, uşağına, Cuma kılmayı men etme ! Cuma vaktinde kaçırdığın alış veriş için üzülme. İşim geri kaldı diye mahzun olma, Ticaret için, keyfin için, tembelliğinden dolayı cumayı terk eyleme ! Bu namazda sana verilen ecri, sevabı bir bilsen. Dünyalar dolusu altına bu zikri-ilahiyyi değişmezsin. Cuma namazını kıldıktan sonra, Allah rızasını ara.

Allahı zikir et ki ; felaha, necata eresin. Felaha ermek, cennete girmektir. Necata ermek, narı-cahimden kurtulmaktır. İşçine, uşağına, hakkını terleri soğumadan ver. Onların hakkını yerine getirmemezlik eyleme ! İbadet ve taatlerine man i olma ! Bir gün seni ağa yapan Allah, elinden malını emlakini alıp uşak da yapabilir. Ağır ağır kiralar yükleme. Bir gün elinden malın çıkar da kiracı olursun. Yetimlere, yoksullara merhametli ol Onların da baba ve anaları var idi. Bir gün sen de ölüp, senin de çocukların yetim kalacaktır. Yoksullar hep yoksul değildir. Bir zaman onlar da variyetli idiler. Belki sen de birgün yoksul olabilirsin. Hep bunlar dünyaya aittir. Bir de ahiret vardır. Buradaki yoksulluk fani, oradaki yoksulluk bakidir. İyman ile göçmeyenler ebedi narda kalacaktır.

Daima Allahtan kork ! Onun rızasını ara ! Resulünü çok sev! İmanın kemali, onu her şeyinden fazla sevmekledir. Cumanın, beş vaktin, bütün ömrünün kıymetini bil! Mü'minler, Ebu Derda radiyallahu anh Resül sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor :

«Cuma günü bana salatu-selamı çok okuyunuz. Zira o gün şehadet günüdür. Melekler sizin okuduğunuz salatu-selama şahid olurlar. Okuduğunuz salatu-selam bana vasıtasız arz olunur. Bu, salavatı terk edesiye kadar böyle devam eder. »

Resul Aleyhisselatu vesselam; Cuma günü hutbe irad etmek üzere minbere çıkıp, mübarek cemalini cemaate karşı döndürmüşlerdi. Ayak üstü durup beliğ bir hutbe irad buyuruyorlardı. O sırada, Şam'dan gelen bir kervan şehre yaklaşıyor ve şehre girdiğini bildirmek üzere defler vuruyor, önde gelen bir adam da gelişlerini halka ilan ediyordu.

Mescidde bulunanlardan, kervanın gelişini bu suretle öğrenenler Resûlullah'ın hutbesini bırakıp, kervanı karşılamaya koştular. Mescitte on iki kişi kalmıştı.

Allah Resulü buyurdu ki :

«Nefsim yed-i kudretinde olan Allaha yemin ederim ki ; sizden eğer bu on iki kişi kalmasa idi, bu vadi ateş ile dolacaktı»

Ey cuma namazı kılmayanlar! İyi biliniz ki, Cumayı kılanlar olmasa bulunduğunuz beldeler belki ateşle dolabilir, helak olabilirdiniz. Bu kötü huy, bu tembelliğinizin inkar ve itaatsizliğinizin cezasını görmeyişinizi Allaha itaatkar olan mü'minlere borçlusunuz. Nasıl ki, Resûl Aleyhisselatu vesselam ile birlikte kalan on iki tane Allah'ın erlerinin yüzü suyu hürmetine diğer itaatsizler ceza görmediler ise, sizler de bu devirde Allah'ın ibadet ve taatına koşan sadıkların, salihlerin ve aşıkların yüzü suyu hürmetine bu dünya yüzünde azaptan kurtuluyorsunuz.

- Evet ; dikkat edin!

Bu dünya yüzünde böylece dünya azabından kurtulmuş oluyorsunuz. Ahiret aleminde böyle olmayacaktır. Zira Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin şu sözleri ne kadar korkutucudur:

"Özürsüz olarak üç cuma namazını kılmayan benden şefaat ummasın!»

Yine Mesabih-i-Şerif'te : «Bir kimse özürsüz cumayı terk eylese, bir alın lira versin. Bu parayı vermeye kudreti yoksa, yarım altın lira versin.» Bir kimse cuma namazını birbiri ardından üç defa terk etse, şahitliği kabul olmaz. Yani insanlıktan iskat olunur.

Mü'minler! Dikkat buyurunuz. Bu büyük bir tehdittir ve tehdit de beş vakit namazı kılmaya devam edip de, özürsüz cuma namazına cemaatle kılınan cuma namazına gelmeyenlere yapılan tehdittir. Beri tarafta beş vakit namazdan, cuma namazından, hatta bayram, cenaze namazından bile bihaber olanların ne dereceye düşeceğini sizlerin iz'an ve irfanınıza terk ediyorum.

Ey mümin kardeşim! Cuma namazını kılmakta gayret gösterenlere yapılan şu müjdeye bakınız. Yar-ı-gar-ı refik seyyidina Eba Bekir Sıddık Radiyallahu anh, efendim

Bir kimse cuma günü, Cuma namazı için gusl etse, yani baştan ayağa yıkansa, temizlense. O kimsenin günahları örtülür. Mescide giderken, oraya varıncaya kadar her bir adımına yirmi sene ibadet etmiş sevabı verilir. Namazı kıldığı takdirde ona yüz sene ibadet etmiş sevabı ihsan buyurulur. Said ibni Museyyeb radiyallahu anh buyuruyor:

Nafile hac yapmaktan, Cuma namazı kılmak bana daha sevgili gelir. Bu Said ibni Museyyeb denilen zatın rivayet ettiği hadisleri mezhep sahibi imamı Şafii hazretleri kendisine senet ittihaz etmiştir.

HiKAYE

Meysere hazretleri diyor ki : Ben, müslüman kabristanından geçiyorduın. Kabristana selam verdim. Onlar hakkında dua ettim. Kabirden şöyle bir seda işittim:

«Ey dünyada yaşayanlar! Size müjde olsun. Ayda dört defa hac ediyorsunuz.» Hayret ettim ve sordum: «Nasıl olur ayda dört defa hac edebiliriz?»

O ses bana cevaben dedi ki : «Bu hac cuma namazı kılmaktır. Bilmiyor musunuz.

Cuma namazı kılmak haccı mebrur'dur.» Mescitlere kadar gelip, evlerinize dönmeniz, Kabe-i muazzamayı tavaf etmek gibidir. Bizim ruhlarımız cuma günleri mescidlerinizin kapısına kadar geliyor. Bizler sizin yaptığınız amelleri görüyor, zikrinizi işitiyoruz. Bize okuduğunuz rahmet ve duadan dolayı sizlerden razıyız. Yedinci kat semadan sonra, beytül-mamur vardır.

Bu beytül-mamurun yanında yüksek bir minare ve minber ile mihrap vardır.

Cuma günü olduğunda mezkur minarede Cebrail Aleyhisselam ezan okur, lsrafil Aleyhisselam minbere çıkıp hutbe irad eder. Mikail Aleyhisselam imam olup cumayı kıldırır. Cemaat sema ve arz melekleri ile dolar. Bizim mescidlere dolup kıldığımız Cuma namazı gibi, onlarda bu makamda cumayı eda ederler. Namaz bittikten sonra, Cebrail Aleyhisselam şöylece dua eder :

«Ya Rabbi ! Bugün okumuş olduğumuz şu ezanın sevabını, dünya yüzünde mevcut olan cumaya gelip ezan okuyan müezzinlere bağışladım» dediğinde,

lsrafil Aleyhisselam da: «Okumuş olduğum hutbenin sevabını, dünya yüzünde hutbe okuyan hatiblerin amel defterine hediye ettim» der.

Mikail Aleyhisselam da : «Ya Rabbi! Kıldırdığım bu Cumanın sevabını dünya yüzünde Cuma namazı kıldıran imamlara hibe ettim» dediğin de, Cumayı kılan melekler de :

«Ey Rabbimiz ! Kılmış olduğumuz bu cumanın sevabını dünyadaki imam arkasında Cuma kılan ümmeti Muhammed'e hibe ettik. Kabul buyur» derler. Allah-u Teala ve sübhanehu da : "Ey benim meleklerim ! Cuma namazı kılan mü'minler için benim sehavetimin, cömertliğimin nice olduğunu biliyor musunuz ? İzzetim ve celalim hakkı için, benim emrime uymaya çalışanlar ve habibim Muhammedime ihtida ederek (Ummeti Muhammede tabi olmak) kullarımdan Cuma namazı kılanların, mevcut günahlarını affettim.» diye, kendi müjdesini ve rahmaniyetinin tecellisini ilan eder.

Allah'ın ümmeti Muhammed' e bir başka müjdesi ; Arşın altında sayısını Allah-u Teâlânın bildiği bir takım melekler vardır ki ; bu meleklerin yüzleri güneş kadar parlak, başları ay gibi nurlu, göğüsleri yıldızlar gibi ziyadardır.

Cuma günü olduğunda, bu melekler Allah'a secde ederler. Secdelerinde :

«Yarabbi! Bugün cuma namazı kılan mü'minleri affet» diye niyaz ederler. Allah'u Sübhanehu Teâlâ bunlara hitaben : «Ey benim meleklerim, şahid olunuz. Cuma kılan o müminleri affettim.» diye buyurur.

Nebi Aleyhisselam rivayet ettiler ki Cebrail Aleyhisselam bana geldi, Elinde beyaz bir ayna vardı. Sordum. Bu nedir Ya Cebrail ? Rabbin sana cuma gününü bununla arz ve beyan etti. Cumayı da, sana ve senin ümmetine bayram kıldı. Aynanın ortasında bir nokta vardı. ( Bu nokta nedir "?) diye sordum. Cevaben bana dedi ki : 24 saatte bir saat vardır ki, o saatte edilen dua kabul olunur. İşte, bu nokta o saate işarettir. Cuma, günlerin efendisidir. Cumada bir saat vardır ki, o saatte edilen dualar red olunmaz. O saatın ise, hatiplerin hutbe okuduğu vakit içerisinde bulunduğu mükaşefe erbabı tarafından bildirilmiştir.

Buna binaen, müslüman Türk kavmine Anadolu kapısını açan, müslüman Türk tarihinde büyük bir dönüm noktası olan Malazgirt Meydan Muharebesinde Gazi kumandan Alp Aslan hazretleri, alimleri ve şeyhleri toplayıp, mecliste bulunan harb gazilerine hitaben, düşman ordusunun kendilerinden sayıca çok fazla olduğunu, silah ve cephane bakımından da kendilerinden çok daha kuvvetli olduklarını beyan edip ne yapmaları lazım geldiğini sorduğunda, huzurdaki ulema, şeyhler ve gaziler :

«Yarın Cuma'dır. Cumada gizli bir saat vardır, ve o saatte edilen dualar muhakkak kabul buyurulur. O saatin de, hatiplerin hutbe okuduğu vakit içerisinde olduğu tahmin edilmektedir. Eğer, o saatte düşmana hücuma geçilirse; ne kadar kuvvetli ve çok olurlarsa olsunlar, düşmanın perişan olup, zaferin müslüman orduya ait olacağı Allah'ın müjdelerindendir» denildi.

Hücum için askeri kararlar alınarak meclis dağıldı. Ertesi sabah, şafaktan evvel kalkılıp sabah namazı kılındı. Sonra, başta Alp Aslan hazretleri olduğu halde bütün mücahitler zırhlarını, elbiselerini çıkarıp kefenlerine sarındılar. Alp Aslan başına da bir kefen sarmıştı «Firar, zilletdir cennâtu âliyât, kılıçların gölgesindedir. İşte ben kefenime büründüm ve rabbim ile buluşmak üzere hazırlandım. Melekler ise, bizleri karşılamağa hazır vaziyetteler. Hele hele Muhammed Aleyhisselam, kucağını açmış vaziyette bizleri bekliyor. Dünyada ne kadar yaşarsan yaşa. Neticede oraya, üstümüzdeki kefenle gideceğiz. Ben, bunu şimdiden giydim. Böyle yapmak isteyenler benimle gelsin»

Asker hep bir ağızdan semâyı inletircesine tekbir getirmeye başladı. Cuma vakti de yaklaşmıştı. Alp Aslan önüne bir kur'anı-kerim getirtti. Yanında Kabe-i muazzama'nın mübarek anahtarı da vardı. Kur'anı Kerimi açıp «Sure-i Fetih» den bir miktar okudu. Cuma namazı vakti, hutbeye çıkıp dua etme vakti idi ki, Alp Aslan hemen kılıcını kınından çekip, hafızlara işaret etti. Onlar yüksek sesle «Sure-i Enfal» ve «Sure-i-Feth» i okumaya başladılar. Gazilere işaret etti, onlar da hep bir ağızdan «Allah, Allah» sedaları ile arşı alaya lafzı celali ulaştırdılar. Sanki, kabirler yarılmıştı. Hesap günü, hesap vermeye hazır olanlar gibi kefenlerine bürünmüş olan askerler düşmana öyle bir şevk ve azametle hücuma kalktı ki, yüzbin piyade ve elli bin süvari olmak üzere 150.000 kişilik düşman ordusuna girmeleri ile onları darmadağın etmeleri bir oldu. Tıpkı çakal sürüsüne dalan birkaç aslan gibi...

Bir taraftan tekbir (Allah, Allah) sedaları, Öteki taraftan (Hora) sesleri birbirine karışıyordu. Dağlar gibi cesetler ortaya yığıldı. Bir gazi ; kırk düşman ile döğüşmeye mecbur kalıyordu. Fakat, buna rağmen Cuma'daki eşref saatin sırrı tecelli etmiş, bu sürü halindeki kuvvetli ordu mağlup olmakla kalmamış, kendi krallarını bile esir olmaktan kurtaramamışlardı. Geride kalanların bir kısmı ise kaçmaya başlamışlardı.

Gaziler ocağı, şehitler bucağı Anadolu, Türk ve müslümana Cuma hürmetine Allah tarafından ihsan olunmuştu, kıyamete kadar da İslam, Türk kalacaktı. Aziz cemaat ! Burada Malazgirt şehid ve gazileri için bir fatiha okuyalım ve onların ruhlarını bir nebze memnun etmek ister iseniz, Cumaya onlar gibi hürmetkar olunuz. El Fatiha.

Hatip minbere çıktığında, iki rekatlık farzdan selam verinceye kadar yapılacak alış veriş, ticaret haramdır. Bütün hafta alışveriş yapabilirsin. Lakin bu vakitte haramdır. Cenabı Risalet meab efendimiz buyurdular :

«Cuma ya ilk giden kişi, Allah yolunda bir deve kurban etmiş gibi sevab kazanır. İkinci giden kimse, Allah yolunda inek kurban etmiş gibi; Üçüncü giden ise, koyun kurban etmiş gibi ; dördüncü olarak giden bir tavuk sadaka vermiş gibi, beşinci olarak giden ise, bir yumurta sadaka etmiş gibi sevaba nail olur.

Hatip minbere çıktığı vakit, mescid kapısında durup bu sevapları yazan melaike kalemlerini ve defterlerini alıp minberin yanında toplanırlar ve hutbeyi dinlerler. Hatip minbere çıktıktan sonra gelenler ise yukarıdaki sevaplara erişemez. Sadece üzerine farz olan borcunu eda etmiş olur. Bu vakitte gelen zevatın aldığı ecri ise dersin başında beyan etmiştik. Cuma günü, cumaya mahsus olmak üzere guslet, yani baştan aşağı yıkan. Kendi ailene de gusl ettir. Allah, evlat verirse bu sebepten alim, zahid, salih ve cömert bir evlat doğar.

Cuma namazı kılmak için yolu uzak olan yerlere gitmeye gayret et. Her bir adımı için verilen sevabı beyan ettik. Temiz elbise giy ! Fakat, yalnız üstünü başını temizlemekle kalma. Kalbini ve amelini de temizlemeye çok dikkat et, gayret göster. Hutbeyi dinlerken konuşma, hele hele hiç uyuma. Çünkü cuma hutbesi, iki rekat namaz yerine kaimdir. Nasıl namazda konuşulmaz ve uyanmaz ise hutbe de böyledir. Geç geldinse, ön tarafa geçeceğim diye ibadullahı eze eze ön safa geçmeye çalışma! Güzel koku sürün. Vaktin müsaitse, işin yok ise, camiye erken gel ve geç çık. Fukaraya tasadduk et. O gün evine ve ailene her günden fazla ikram ve ihsan eyle. Onlara güler yüz göster. Günahtan, mes'uliyetten çok kaçın.

Zira, cumaya hürmet eden kişiye nasıl pek büyük ecir ve sevaplar verilirse, ona hürmetsizlik eden kimselere de o derece azab verilir. Tıpkı, bir padişaha karşı dalkavukluk yapmaksızın hürmet gösteren kimse, o padişah tarafından ihsan ve ikram içerisinde bırakılır ve padişaha karşı hürmetsizlik eden, edepsizlik yapan kişi de nasıl cezalandırılırsa bu da böyledir.

Sakın özürsüz cuma namazını terk etme, münafıklardan olursun zira Resûl Aleyhisselam efendimiz hadisi şeriflerinde : Bir kimse tembellikle üç cumayı terk etse o kimsenin Allah kalbini mühürler. Diğer bir hadisi şeriflerinde de : Özürsüz üç cuma namazını terk eden münafıklardan yazılır diyorlar.

(Men tereke selâse cumain tehavünen biha taba'allahu alâ kalbihi men tereke selâse cumuatîn min gayri özrin kütibe minel-münafikıyn).

Şerefi, izzeti, faidesi çok olan bir şey, fesada uğrayınca o hepsinden kötü bir duruma düşer. Basit bir misal : Taze vaziyette iken içilen veya yenilen yumurta ne kadar faydalı ise, bayatlayan, fesada uğrayan, bozulan yumurta insanı zehirler.

Buna misal olarak cumaya ne kadar hürmet ve tizim gösterirsen, o derece sevap alırsın. Ne kadar hürmetsizlik gösterirsen, o cuma namazı senin helakine sebep olur. Safları düzgün tut. Sıklaştır. Yapıldığı vakit mükafaatı büyük olan bir işin terkedildiği zaman cezası o nisbette büyük olur. Namazda saf olmak, yalnız namaz kılarken ki, sıraların düzgün olması demek değildir. Safların iyi ve düzgün olması ile birlikte senin kalbinin de saf ve temiz olması demektir. Kötülükten kendini tathir(temiz) etmendir.

«İstekıymû yerhamkümullah» istikamet ediniz ki, Allah size merhamet etsin kavli nebisinden murad, sadece namaz esnasında saf olmak değil; aynı zamanda kalbini de saf hale getirmeyi muraddır. Her işinde istikamet yani özü sözü doğru olmayı muraddır.

Namazda safı düzeltip, saf'a istikamet verip; namaz haricinde kalbini kötülükten tasfiye, nefsini fenalıktan tezkiye etmeyen, işinde sözünde doğru olmayan yalancılık yapan, nerede kaldı ki, Allah'ın rahmetine nail olabilir.

Yarabbi! Bizi cumanın şefaatine nail eyle ! O günde sana ibadet kılıp, senin rahmetine erişen salihler zümresine bizi de dahil ey le! Cuma günü bizim muradımızı ihsan ey le! Muradımız, senin rızandır. Bize daima rızayı şerifine muvafık ameller işleyemek nasib eyle! Belki kıldığımız bu cuma namazı bizim son cuma namazımızdır. Haftaya yetişemezsek, iman ile göçür. Salihlere ilhak ey le ! Bizi zalimlere kul -eyleme ! Kafire esir, namerde muhtaç, nefsimiz elinde zebun eyleme! Cumanın şefaatine nail kıl. Şikayetinden emin ey le ! Sana hakkı ile ibadet edemedik, aczimizi itiraf ediyoruz. Kusur ile kıldığımız ibadetlerimizi red etme. Senin celal ve azametini lütfunu ve keremini bilemedik. Bilmemize de imkan yok. Verdiğin bu hudutlu akıl ile, senin nihayetsiz hikmetlerini nasıl idrak edebiliriz? Aczimizi bilmek, seni bilmektir. Affın ile nazar kıl, bizi mesrur et, sevindir. Seni hakkı ile zikr edemedik. Bizi bu noksanımız ile kabul et. Verdiğin sonsuz nimetlere şükr etmek mümkün mü ?

Balığın denizde etrafını, her tarafını su kapladığı gibi, bizim etrafımızı da senin nimetlerin öylece sardığı halde, biz bunların bir katresine dahi şükretmekten aciziz. Verdiğin nimetleri saymaktan da aciziz. Sana gecede, gündüzde, varlıkta ve darlıkta şükrederiz. Kıyamımız, secdemiz sanadır. Seni, noksan sıfatlardan tenzih ederiz.

Seni, tesbih ve takdis ederiz. Birsin, varsın, varlığına nihayet yok. Bizleri, doğru yolundan ayırma! Sıratı mustakıym olan islam dininde sabit-kadem ey le! Bizleri, hışım ettiğin ve gazabına uğrattığın kimselerden eyleme! Bizler asiyiz, günahkarız ama, senin sevgili Muhammedinin ümmetiyiz. Merhametinden ümidimizi kesmedik. Divanına geldik. Bizi boş çevirme ! Bizi kapından kovma. Rahmetinden ümidimizi kesmediğimiz gibi bu ümitten de ayrılmıyoruz. Bize rahmetinle tecelli et. Sıhhat nimetini, iyman devletini üzerimizden kaldırma !

Bizi, nefsi ile uğraşıp seni unutanlardan eyleme ! Azabından korkarız. Rahmetini ümid ederiz. Sen o Allahsın ki, bir kez Allah diyeni af edersin. Biz seni hergün anıyoruz. Şanına layık mıdır ki, bizleri af etmeyesin? Azab edersen senin kullarınız. Af edersen ilahımız, melceimiz sensin. Sen günahları af edecisin.

Bizlere hışm etme. Bizi asilere katma. Cehennem narına atma. Sen bizleri kapından kovarsan, biz hangi kapıya iltica eder, nereye sığinabiliriz? Bize gazab edersen, bizi senin gazabmdan kim kurtarabilir? Bize ikram edersen, bu ikramına kim mani olabilir?

Ya Hannan! Ya Mennan! Ya Deyyan! Ya Sübhan! Ya Kâdimel-Gufran ve Ya Kadimel lhsan! Bize lutfun ile muamele eyle ! Bütün hayırlı işlerimizde bizlere kolaylık ihsan eyle! Bizi kibir, gurur, ucub ve riyadan beri eyle! Bize kendimizi küçük göster.

Kahrından necat ver. Bizi zalimlere ezdirme! Nefsimize zebun etme. Gönlümüzü pak, alnımızı ak eyle. Kalblerimizi nuru Kur'an ile pürnur, dillerimizi tevhidimiz ile süsle.

Yarab! İsmimizi defteri islâmdan silme cisimlerimizi tebdil etme. İmandan sonra küfre, hidayetten sonra delâlete, nurdan zulmete bizleri itme! Yoktuk, var ettin. Zelil idik, aziz ettin. Bizi şekli insana bürüdün. Çıplaktık giydirdin. Açtık, doyurdun. Cahil idük, ilim ihsan eyledin. Kendine kul, habibine ümmet eyledin. Bizleri kulluğunda kaim, dininde daim eyle! Şeklimizi insan yarattığın gibi, batınımızı da insan eyle! Bizi affınla şad eyle !

Bu yazdığımız risale-i şerifeyi indi-ilahide ve indi Resûlede makbul eyle! Tesirini halk eyle ! Okuyup, âmil olan kullarını hesapsız olarak cennetine kabul eyle! Bizi, duadan unutmayanları, iki cihanda habibinin nigâhı iltifatına nail eyle!

Bu derslerimizden Resûllahı haberdar eyleyip, ruhu Resûlüllahı bizden hoşnud ve razı eyle ! Bi-hürmeti seyyidil mürseliyn. Velhamdûlillahi-rabbil-âlemin.

Sübhane rabbike rabbil izzeti ammâ yesifûn ve selâmun alel-mürselin-vel hamdü lilllahi-rabbil-âlemin. Rızaen lillâh ve rızaen li resûlillah ve rizaen li ricalillah. El Fâtiha






Kaynak İrsad Muzaffer Ozak 2.cilt bitiş sayfası 216

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder